İmâm Şa’bî’nin beyanına göre, Habbâb Hazretleri, kendisine yapılan işkencelere sabretti, müşriklerin söyletmek istedikleri sözü söylemedi. Onlar da sırtını kızgın korlarla dağladılar, hatta sırtının eti tamamen soyuldu.
Habbâb Hazretleri anlatıyor: (İslâm’ın ilk günlerinde bir gün) Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, Kabe-i Muazzama’nın gölgesinde kaftanını yastık ederek dayandığı bir sırada, kendisine (Kureyş müşriklerinin işkencelerinden) şikâyet ederek dedik ki: “Yâ Resûlallah! Müşriklere gâlip gelmemiz için, bunların zulmünden kurtulmamız için Allâh’a duâ etseniz?”
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: “(Ashâbım, sabrediniz!) Sizden önceki ümmetler içinde -Müslümanlardan- öyle (mazlum) kişi bulunmuştur ki, müşrikler tarafından onun için yerde bir çukur kazılır, o (mümin) kişi o çukura (başı meydanda kalacak şekilde) gömülürdü. Sonra bir testereyle başı ikiye bölünürdü de (bu işkence) o mümini dîninden döndüremezdi. (Bir başkasına da) demirden taraklarla etinin altındaki kemiği ve siniri taranılarak işkence edilirdi de bu işkence, o mümini dîninden çeviremezdi.
Ashâbım! Allâh’a yemîn ederim ki şu İslâm dîni, her hâlde ve muhakkak sûrette kemâle erecektir. Binekli bir kimse San’a’dan Hadramut’a kadar selâmetle gidecek, Allâh Azze ve Celle’den başka hiçbir şeyden korkmayacaktır. Yahut koyun sahibi (yolcu) ise sadece koyunlarına kurt saldırmasından korkacaktır. Fakat Ashâbım, siz acele ediyorsunuz!