Bazen aklıma gelen şeyleri kaleme almayı unutmayayım diye bir yerlere not ederim. Telegram'daki kayıtlı mesajlarıma bakarken “önünün körü” şeklinde not almışım. İşte sıra geldi ondan bahsetmeye.
“Önünün körü” diye bir kullanım yok esasında. Onun doğrusu “elinin körü” ancak Ekşi Sözlük'te bir arkadaş “önünün körü” için şöyle açıklama yapmış:
“Daha önünü göremeyen” şeklindeki açıklaması fena değilmiş aslında. 🙂
—
Doğrusu “elinin körü” dedik ama “ölünün körü” şeklindeki kullanımın da doğru olduğunu iddia edenler var. TDK sadece “elinin körü” kullanımına yer vermiş bu arada. Peki bu “elinin körü” nereden gelmiş de böyle bir kullanıma sahip olmuş ki dersiniz? Bunun için de şöyle açıklamalar mevcut:
- “Ehlinin gûru” söylemi zamanla şimdiki hâline dönüşmüştür diyenler var. “Gûr” Farsça “mezar” anlamına geliyor, bu deyimdeki anlam da “senin ehlinin, sülâlenin mezarını diker(y)im” gibi kabul ediliyor.
- Üstteki “mezar” açıklamasından yola çıkarak bu kullanımın doğrusunun “ölünün goru” “ölünün gûru” olduğunu söyleyenler de vardır ve esâsında mantîken doğru gelmektedir. Anlamı “ölünün mezarı”
Bir de “öllüğün körü” diye bir şey varmış ki o diğerlerinden farklı. O bir yemek adıymış. Hiç yemedim ama tariflerine bakınca güzel bir şey gibi duruyor açıkçası. Diğerlerinden farklı dedim ama 8 yıl önce birisi “öllüğün körü” ne demek diye sorduğunda şu cevabı vermiş:
Kıymalı veya peynirli erişte pişirilirken komşu sorar. Ne yemeği yapıyorsun? Yorgun ve sinirli olan kadıncağız “öllüğün körü” der ve bu böylece yemek adı olarak devam eder .
(öllüğün körü elinin körü demektir,oda aslında ehlinin gûru’dur. gûr, farsça mezar anlamına gelir; bu ifade de, “ailenin/sülalenin mezarına şöyle böyle yaparım” tarzı bir küfürün, zaman içinde değişime uğramış halidir )
Bu yemeğin adı da oradan gelmiş bu hikâyeye göre. 🙂
Öllüğün körü, Ankara bölgesine has bir yemekmiş bu arada. Kıymalı erişte diyebiliriz sanırım. Fotoğrafı da aşağıda:
Kelime Oyunu isimli yarışmada da sorulmuş elinin körü. İzleyelim ve yorumlara geçelim. 🙂