[Bağlantıyı görmek için giriş yapın]
*"Yâ Ali! Bil ki müminin üç alâmeti vardır: Namaz kılmak, oruç tutmak ve sadaka vermek. Münafığın da üç alâmeti olur: Halk önünde namazın rükûunu ve secdesini tam olarak yapar, ancak tenhada hiçbir rüknü tam yerine getirmez. Övüldüğü zaman, bir işi sevinç ve neşe içinde yapar. Allâhü Teâlâ’yı, insanların içinde zikreder, tenha yerde unutur.
Yâ Ali! Haset edicinin de üç alâmeti vardır: Herkesin yanında dalkavukluk eder, yaltaklanır ve gıyaplarında gıybet eder. Her kime musibet erişse sevinir.
Yâ Ali! Tembel kimsenin de üç alâmeti vardır: Allâhü Teâlâ Hazretleri’ne itaatte tembellik eder. Taatte kusur eder, ameli boşa gider. Namazı tehir eder; hatta vaktini geçirir.
Yâ Ali! Tevbe eden kimsede de üç alâmet vardır: Haram olan şeylerden uzak durur. İlim talebinde istekli olur. Sütün nasıl ki çıktığı yere geri dönme ihtimali yoksa, o da bir daha günaha dönmez.
Yâ Ali! Akıllı kimsede de üç alâmet vardır: Dünyayı hor ve zelil tutar (onlara kıymet vermez). Cefa ve sıkıntı çeker. Başına gelen bu cefa ve sıkıntılara sabreder.
Yâ Ali! Sabırlı kimsede de üç alâmet vardır: Kendisiyle alâkayı kesenlerle alâkasını kesmez. Kendisine vermeyene ihsanda bulunur. Kendisine zulmedene, zulmetmek için teşebbüse geçmez.
Yâ Ali! Ahmakta da üç alâmet bulunur: Farzları yerine getirmekte tembellik eder. Boş ve abes sözleri çok söyler. Allâhü Teâlâ’nın yarattıklarına eziyet eder.
Yâ Ali! Âhiret saadetine erecek kimsede de üç alâmet bulunur: Yediklerini helâlinden yer. Kendi şehrindeki ilim meclisinde hâzır bulunur. Beş vakit namazı cemaatle kılar.
Yâ Ali! Bedbaht olanda da üç alâmet bulunur: Yediklerini haramdan yer. Âlimlerden uzak olur. Namazı, özürsüz olarak tek başına kılar."*