Günümüzde her şeyin fiyatı önlenemez bir şekilde yükseliyor. Tüm dost meclislerinde konuşulan bir numaralı gündem maddesi maalesef ki bu konu artık. İftar sofralarında da aynı şeyleri konuşuyoruz. Bu kadar çok konuşulunca blogcuların da bu konuları dile getirmemesi beklenemez değil mi?
Bu sene pandemi sonrası ilk defa dostlarla iftar yapabilme şansına sahip olduk. Yine de tam olarak pandeminin etkisinden kurtulabilmiş değiliz çünkü eski yıllara göre davetler çok fazla yoktu. Bunun başka sebepleri de olabilir tabii ki bilemiyorum. Ben pandemi bitmiş gibi konuşuyorum evet ama bana kızmayın. Sağlık Bakanlığı da artık pandemi yokmuş gibi davranıyor ve bundan sonra koronavirüs ile ilgili tedavilerden ücret alınmaya başlanacağını okudum sabah haberlerde.
Neyse biz dönelim asıl konumuz olan hayat pahalılığına. Ramazân ayında olduğumuz için de bu hayat pahalılığının en çok yüzümüze vurulduğu alanlar iftar menüleri. Normal bir restoranda 100,00₺'den başlayan iftar menüleri azıcık lüks sınıfına geçince 250,00₺'lere çıkıveriyor. İki çocuklu bir aile dışarıda iftara gitmeye kalksa minimum 500,00₺'yi masada bırakıp gelmesi lâzım. Gerçekten çok pahalı ve çok zor. Nedense 50,00₺'lik ana yemeğin yanına iftariyeliği, içeceği, tatlısı gelince bir anda fiyat 150,00₺'lere çıkıyor. Böyle restoranlarda iftar vaktinde başka bir menü veya menüsüz bir yemek seçme şansın da olmuyor. Ramazân gelince oruç tutanları sömürmek için kurulmuş bir düzen gibi geliyor bana. Oruç tutanların sayısı da her geçen yıl azalıyor gibi sanki.
Ramazân ayında illâ da dışarıda bir şeyler yiyecekseniz (helallik konusunu devre dışı bırakarak yazıyorum) en iyi seçenekler Köfteci Yusuf şubeleri ile Ikea'nın yemek bölümü olur herhalde. Köfteci Yusuf'ta iftar için rezervasyon yaptırsanız bile illâ iftar menüsü seçmek zorunda değilsiniz. Normal zamanlarda fiyatlar neyse aynı fiyatlardan standart ürünleri seçip yiyebiliyorsunuz.
Ikea'da ise yıllardır klasikleşmiş bir iftar menüsü var. Piyasanın en uygunu. Bununla ilgili sosyal medya paylaşımım da olmuştu açıkçası. Aşağıdaki tabloyu yapıp paylaştım dün. Ne dersiniz yazdıklarımda haksız mıyım? Elin İsveçlisi, Müslüman memlekette 54,95₺'ye gayet sade bir iftar menüsü sunarken Müslüman süsü verilmiş işletmelerde belki de benzer kalitede bir yemeği 3 kat parayla yiyorsunuz. Çok yazık değil mi! Bir de iftar rezervasyonları için artık kapora almaya da başlamışlar güzelim memlekette.
[Bağlantıyı görmek için giriş yapın]
Bu yıl 54,95₺'ye sunulan iftar menüsü 3 yıl önce yani pandemi öncesi 17,95₺ imiş. Bu da ayrı bir konu. 3 yılda memlekette gıda fiyatları 3 kat artmış demek mi lâzım acaba? Peki asgarî ücret 3 kat arttı mı 3 yıl öncesine göre? Tabii ki artmadı.
Peki ne olacak böyle? Gidişatımız iyiye mi, kötüye mi sizce? Ben açıkçası seçim sonrasından çok korkuyorum. Seçim sonrası kim gelirse gelsin, sağlam zamlar bizi bekliyor. Herhalde 3 - 5 yıl kendimizi toparlayamayız da sanki. Sizin düşünceleriniz nedir? İçimize su serpecek açıklamalarınız, yorumlarınız varsa bekliyorum muhakkak.