İlim öğrenmek isteyen kişinin, ilmi elde etmesi ve öğrendiği ilimden fayda görmesi, ancak ilme, ilim ehline, hocasına ve kitaplarına saygı ve hürmet göstermesi ile mümkün olur. Nitekim ilimde yüksek derecelere ulaşanlar, ancak hürmete riâyet sebebiyle ulaşmışlardır. İlimde mertebesi düşenlerin mertebesi de ancak hürmeti terk etmeleri sebebiyle düşmüştür, denilmiştir.
Kitaba hürmet de ilme hürmettir. Bu sebeple talebe, ilim öğrendiği kitabı daima abdestli tutmalıdır. Şemsü’l-Eimme Serahsî Hazretleri, bir gece ders çalışırken bir rahatsızlık sebebiyle gece boyunca on yedi defa abdest almak mecburiyetinde kalmıştı. Çünkü abdestsiz aslâ derse bakmazdı. Zira ilim nurdur, abdest de nurdur. Binâenaleyh abdest, ilmin nurunu ziyadeleştirir.
Dikkat edilecek husûslardan birisi de kitaplara karşı ayak uzatmayıp, kitapların yanında derli toplu oturmaktır.
Diğer bir husûs da öğrendiklerini dâima not almaktır. Lâkin güzel ve açık bir yazı ile not almalı, çok sık ve karışık yazmamalıdır. İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (rah.), bir talebenin çok sık ve karışık bir yazı ile not aldığını görünce, “Böyle çok karışık yazma! Eğer çok yaşarsan pişman olursun, ölürsen de arkandan kötü konuşurlar.” demiş. Yani ihtiyarlayıp gözlerin zayıfladığı zaman okuyamadığın için pişman olursun, okuyamayanlar da ardından söz ederler, demek istemiştir.
İlim ehline ve beraber ders aldığı arkadaşlarına da hürmet göstermek icap eder.